Küçük Renal Kitleler ve Oligometastatik Hastalığın Tanı ve Tedavisinde Radyolojinin Yeri

Sık rastlanan kanser türlerinden olmasa da son yıllarda artış gösteren kanserlerden biri olan böbrek kanseri; kemoterapi, radyoterapi ve hormonal tedaviye dirençli olması yönüyle önem taşımaktadır. Bu noktada böbrek kanserlerinde tedavinin temelini, böbreğin çevre dokularıyla birlikte tümünün veya bir kısmının çıkarıldığı cerrahi işlemler ve hedefe yönelik akıllı ilaçlar oluşturmaktadır. İleri (4.) evre böbrek kanserlerinde ise akıllı ilaçlar ve immünoterapiler etkinlik göstermektedir. Ancak bu işlemler altta yatan bazı hastalıklar, sınırda olan böbrek fonksiyonları, tek böbrekli olma, kanserin böbrek dışına yayılmış olması, ileri yaş gibi birtakım sebeplerle her zaman mümkün olmamaktadır. Bu yüzden alternatif tedaviler üzerinde çalışılmaktadır.

Günümüz teknolojisindeki gelişmelerden dolayı küçük boyutlu böbrek tümörlerinin tedavisinde alternatif tedavi yöntemlerinin sayısı giderek artmaktadır. Bu yüzden böbrek kanser tedavileri için geliştirilen birçok yöntem vardır. Küçük boyutlu böbrek kanserleri bazen sıcak ve soğuk gibi cerrahi olmayan tedavilerle yok edilebilir hale gelmiştir. Bu işlemler, ameliyatı riskli hale getiren sağlık sorunları olan kişiler için oldukça iyi bir seçenek olabilir.

Ameliyatsız tedavi seçenekleri şunları içerebilir:

  • Kanser hücrelerini dondurarak tedavi : kriyoablasyon tedavisi. Kriyoablasyon sırasında, ultrasononografi veya diğer görüntü kılavuzları kullanılarak cildinize ve böbrek tümörüne özel bir içi boş iğne yerleştirilir. İğne içerisindeki soğuk gaz kanser hücrelerini dondurmak için kullanılır.
  • Kanser hücrelerini ısıtarak tedavi: radyofrekans ablasyon tedavisi (RFA). Radyofrekans ablasyonu sırasında, probun yerleştirilmesine rehberlik etmek için ultrasonografi veya diğer görüntüleme kullanılarak cildinize ve böbrek tümörüne özel bir prob yerleştirilir. İğneden ve kanser hücrelerine bir elektrik akımı verilir ve hücrelerin ısınmasına veya yanmasına neden olur.

Radyofrekans Ablasyon Tedavisi (RFA)

Radyofrekans ablasyon tedavisi, tümörü ısıtmak için yüksek enerjili radyo dalgalarının kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. İnce, iğne benzeri bir sonda deriye yerleştirilir ve ucu tümörde olana kadar ileri doğru hareket ettirilir. Probun yerleştirilmesi ultrasononografi veya BT (Tomografi) taraması ile yönlendirilir. Yerleştirildikten sonra, probun ucundan bir elektrik akımı geçirilir. Bu, tümörü ısıtır ve kanser hücrelerini yok eder.

RFA tedavisinde amaç tümör dokusunu çok yüksek bir doku sıcaklığına ulaştırarak tümör dokusunda hücre ölümü ve koagülasyon nekrozu oluşturmaktır. RFA, FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından yumuşak doku tümörlerinin tedavisinde onay almış hipertermik ablasyon tedavisi yöntemidir. Karaciğer, böbrek, akciğer, kemik ve meme tümörlerinde de başarı ile uygulanabilmektedir.

RFA tedavisi hem laparoskopik hem de perkütan olarak uygulanabildiği için hastalar minimal invaziv şekilde tedavi edilebilmektedir.

Laparoskopik yöntemde transperitoneal yaklaşımda kolon disseke edildikten sonra tümör dokusu açığa çıkartılır. Laparoskopik ultrasonografi probu ile tümör boyutu belirlenir. RFA öncesi 18 G Tru-Cut iğne ile biyopsi alınmalıdır. RFA probu tümör yüzeyine dikey olarak tümöre saplanarak dişleri açılır. RFA probunun dişleri ultrasonografi ile yeniden kontrol edildikten sonra ablasyon işlemi yapıldı. Tümör sınırının 0,5 cm ilerisine kadar ablasyon zonu oluşturulur.

Perkütan yaklaşım ise sedasyon veya genel anestezi ile, ultrasonografi yada bilgisayarlı tomografi kılavuzluğunda uygulanabilir. Genel anestezi altında bilgisayarlı tomografi kılavuzluğunda yapılan RFA tedavisi daha güvenlidir. Tümör boyutu ve uzantısı belirlenir. RFA işlemi öncesi tümörden 18 G Tru-Cut iğne ile biyopsi alınır. RFA probu tümör dokusunun içine yerleştirilerek tümör dokusunun 0,5 cm ilerisine kadar ablasyon zonu oluşturulur.

İşlemin tercih edilen yaygın kullanımları nelerdir?

Radyofrekans ablasyon, başlıca renal hücreli karsinomu (böbrek tümörleri) tedavi etmek için kullanılır.

Ablasyon, aşağıdaki durumlarda uygulanabilir ve etkili bir tedavi seçeneğidir:

  • Hayatına tek böbrek ile devam eden bireylerde kanser tedavisi için,
  • Ameliyatı engelleyebilecek başka tıbbi durumları olan hastalarda,
  • İleri yaş ve ameliyat sonrası iyileşmede zorluk çekebilecek hastalarda,
  • 4 santimetreden küçük tümörlere sahip hastalarda,
  • Her iki böbrekte tümör veya birden fazla böbrek tümörüne ailevi yatkınlık (aile öyküsü) olanlarda,
  • Cerrahi rezeksiyondan sonra tekrarlayan bir tümörü olan hastalarda,

Ablasyon tedavisi tercih edilir. Ayrıca ameliyat sırasında kan kaybını azaltmak için ameliyat öncesi olarak da kullanılabilen bir yöntemdir.

İşlem Nasıl Yapılır?

Öncelikle işlemden önce, gece yarısından sonra hiçbir şey yememeniz veya içmemeniz istenecektir. Doktorunuz size sabahları hangi ilaçları alabileceğinizi söyleyecektir. Ayrıca böbreklerinizin ne kadar iyi çalıştığını ve kanınızın normal şekilde pıhtılaşıp pıhtılaşmadığını belirlemek için kanınız test edilebilir.

İşlem bir görüntüleme yöntemi (USG veya BT) kılavuzluğunda çoğunlukla bir girişimsel radyoloji odasında veya bazen ameliyathanede özel olarak eğitilmiş bir radyolog tarafından gerçekleştirilir. Kadınlar, hamile olma ihtimalleri varsa daima doktorlarına ve röntgen teknisyenine haber vermelidir. Fetüsün radyasyona maruz kalmaması için birçok görüntüleme testi hamilelik sırasında yapılmaz. Röntgen gerekliyse, bebeğin radyasyona maruz kalmasını en aza indirmek için bazı önlemler alınacaktır.

Ablasyon genellikle ayakta tedavi bazında yapılır. Önlük giymeniz istenir ve işlem masasına yerleştirilirsiniz. Kalp atış hızınızı, kan basıncınızı, oksijen seviyenizi ve nabzınızı takip eden monitörlere bağlanabilirsiniz. Bir hemşire veya teknisyen, sedasyon ilacının intravenöz olarak verilebilmesi için elinizdeki veya kolunuzdaki bir damara intravenöz (IV) bir hat yerleştirecektir . Bazı durumlarda anestezi uzmanı, sedasyonunuzu yönetebilir veya genel anestezi uygulayabilir.

Bazı tümörler, böbreğin idrar toplayan kısmının yakınında veya üreterde bulunur. Bu gibi durumlarda, üroloğunuz üretranızdan üretere yerleştirilen geçici bir stent yerleştirebilir. Ablasyon sırasında bu yapılarda ısı hasarına karşı korumak için bu stentten yavaşça soğuk su damlatılır. Stent genellikle işlemin sonunda çıkarılır.

İğnelerin yerleştirileceği alan sterilize edilecek ve steril bir örtü ile kapatılacaktır. Doktorunuz bölgeyi lokal anestezi ile uyuşturacaktır . Bu, alan uyuşmadan önce kısa bir süre yanabilir veya batabilir.Bölgede çok küçük bir cilt kesiği yapılır.Birden fazla iğneye ihtiyaç duyulursa, birden çok çentik yapılabilir.

Görüntüleme kılavuzluğunu kullanarak, doktorunuz iğne elektrodunu deriden geçirecek ve tümör bölgesine ilerletecektir. İğne elektrot yerleştirildikten sonra enerji uygulanır. Büyük bir tümör için, iğne elektrodunu yeniden konumlandırarak veya tümör dokusunun geride kalmamasını sağlamak için tümörün farklı kısımlarına birden fazla iğne yerleştirerek birden fazla ablasyon yapmak gerekebilir.

İşlem sonunda iğne elektrot çıkarılır ve herhangi bir kanamayı durdurmak için baskı uygulanır ve ciltteki açıklık bir pansuman ile kapatılır. Dikişe gerek yoktur.

Her ablasyon yaklaşık 10 ila 30 dakika sürer ve birden fazla ablasyon gerçekleştirilirse ek süre gerekir. Tüm işlem genellikle 1 ila 3 saat içinde tamamlanır.

RFA tedavisi sonrası hastalar yılda iki kez fizik muayene, karaciğer fonksiyon testleri, alkalen fosfataz ölçümü, akciğer filmi ve 6. haftada ve 6. ayda kontrastlı bilgisayarlı tomografi ile taranmalıdır. RFA sonrası ilk 6. haftada yapılan manyetik rezonans görüntüleme yada bilgisayarlı tomografide ablasyon zonunda artışın olması tamamlanmamış ablasyon olarak tanımlanır. Tamamlanmamış ablasyon yada ablasyon zonunda rekürrensi olan hastalara yeniden ablasyon yada diğer cerrahi tedaviler uygulanabilir.

RFA Yönteminin Bazı Avantajları
  • Ablasyon nispeten hızlı bir işlemdir ve iyileşme hızlıdır, bu nedenle kemoterapiye ihtiyaç duyan hastalarda neredeyse hemen devam edilebilir.
  • Ablasyon, diğer tedavi seçeneklerinden daha ucuzdur.
  • Cerrahi bir kesi gerekmez - sadece deride dikiş gerektirmeyen küçük bir çentik yeterlidir.
  • Cerrahi tedaviden farklı olarak bu işlem böbreğin korunmasını sağlar.
  • Kan basıncına etkisi yoktur.
  • Bir alanın ne kadar geniş tedavi edilmesi gerektiğine bağlı olarak böbrek fonksiyonu üzerinde bir etkisi olabilir veya olmayabilir.

Sonuç olarak RFA tedavisi küçük böbrek tümörlü hastaların tedavisinde teknolojinin ilerlemesine paralel olarak diğer tedavi yöntemlerine alterna-tif olarak ortaya çıkan ve giderek yaygınlaşan bir tedavi yöntemidir. RFA tedavisi hem laparosko-pik hem de perkütan olarak uygulanabildiği için hastalar minimal invaziv şekilde tedavi edilebil-mektedir. Kısa iyileşme süresi, azalmış morbidite oranı ve uzun süreli takiplerde güvenilir onkolojik sonuçların elde edilmesi RFA tedavisinin yaygın-laşmasında oldukça umut verici bulgulardır.

Kriyoablasyon Yöntemi

Kriyoablasyon (dondurarak yok etme) tedavisinin böbrek kanseri olan belli hasta gruplarında oldukça yüksek etkiye sahip olduğu gözlenmiştir.

Ancak bu işlemler altta yatan bazı hastalıklar, sınırda olan böbrek fonksiyonları, tek böbrekli olma, kanserin böbrek dışına yayılmış olması, ileri yaş gibi birtakım sebeplerle her zaman mümkün olmamaktadır. Bu yüzden alternatif tedaviler üzerinde çalışılmaktadır. Bunlardan kriyoablasyon yöntemi, son yıllarda oldukça ön plana çıkan ve başarılı sonuçlar alınan bir yöntemdir. Bu yöntemde; deriden açılan küçük bir delikten girilerek iğneler yardımıyla tümör hızla soğutulup dondurularak imha edilmektedir.

Böbrek kanserinde kriyoablasyonun etkinliğini ölçmek için yapılan bazı çalışmaların sonuçlarının 5 yıllık böbrek kanserine özgü sağkalım oranları kriyoablasyonda ve parsiyel nefrektomi denilen böbreğin bir kısmının ameliyatla alınması ameliyatında benzer bulundu. Çalışmalarda uygulamalar yan etkiler açısından karşılaştırıldığında; 30 günlük ürolojik olmayan yan etkiler yönünden kriyoablasyon avantajlıydı. Ayrıca böbrek yetmezliği oranları kriyoablasyonda, parsiyel nefrektomiye göre daha az bulundu.

Sonuç olarak, böbrek kanseri tedavisinde belirli hasta gruplarında oldukça yüksek etkiye sahip olduğu gözlenen kriyoablasyon tekniği, güvenlik profiliyle de klinik uygulamalarda çok daha fazla yer almayı hak etmektedir. Ancak bu yöntem her böbrek kanseri için uygun değildir. 4 cm’ye kadar olan tümörlerde %98’e yakın etkinlik gösterirken, daha büyük tümörlerde yeterince etkili olmadığı görülmektedir. Bu yüzden kriyoablasyon yönteminin uygulanacağı hasta gruplarının iyi belirlenmesi ve deneyimli merkezlerde yapılması son derece önemlidir.